22 Kasım 2013 Cuma


KOÇİ  BEY


KOÇİ BEY RİSĀLESİ

(Günümüz Türkçesi  İle)
(Çeviriyazı)
 (Eski Harfli Metin)


Hazırlayan:  Prof.Dr. Yılmaz KURT
Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi
Tarih Bölümü  Öğretim Üyesi



AKÇAĞ


İÇİNDEKİLER

III. BASKININ ÖNSÖZÜ
I. BASKININ ÖNSÖZÜ
Yazarın Özgeçmİşİ
Koçİ Bey’İn Hayatı
Koçİ Bey Rİsâlesİ
Koçİ Bey Rİsâlesİ Yazma Nüshaları
Basmalar
tercümeler
Koçİ Bey Rİsâlesİ Hakkında
kaynakça
I.                   BÖLÜM
KOÇİ BEY RİSÂLESİ
(Günümüz Türkçesi İle)
II.                BÖLÜM
KOÇİ BEY RİSÂLESİ
(Çeviriyazı)
III.             BÖLÜM
RİSÂLE Fİ NİZÂMİ’L-MÜLK VE’D-DEVLE
(Koçi Bey Risâlesi 3911 Nolu Nûr-ı Osmaniyye Nüshası Tıpkıbasım)
IV.              BÖLÜM
KOÇİ BEY RİSÂLESİ
(Eski Harflerle)




ÖZGEÇMİŞ
Orta ve lise tahsilini Osmaniye’de tamamladıktan sonra, Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nden 1971 yılında mezun oldu. Çeşitli illerde öğretmenlik yaptı. Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Tarih Bölümü’ne devam etti ve 1983 yılında Yakınçağ Tarihi Kürsüsü’nden mezun oldu. 1984 yılında aynı fakültede Osmanlıca Okutmanı olarak göreve başladı. Yüksek Lisansını Gazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü’nde 1985 yılında tamamladı. Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Tarih Bölümü’nde XVI. Yüzyıl Adana Tarihi isimli tez ile 1992 yılında doktora unvanı aldı. 1994 yılında Ankara Üniversitesi’nde Yard. Doç. kadrosuna atandı. 2003 yılında Doçent oldu. Halen A.Ü. Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi’nde Yeniçağ Tarihi Anabilimdalı Başkanı olarak görev yapmaktadır.

ESERLERİ:
* Mustafa Nuri Paşa, Netâyicü’l-vukû‘ât Kurumlarıyla Osmanlı Tarihi, I-IV, Yayınlayan: Yılmaz Kurt, Ankara 2008, Birleşik Yayınevi.
* Osmanlıca Dersleri II , 4. Bs., Ankara 2007, Akçağ Yayınevi.
* Osmanlıca Dersleri I , 10.Bs., Ankara 2006, Akçağ Yayınevi.
* Çukurova Tarihinin Kaynakları I-IV, Ankara 2000- 2005, Türk Tarih Kurumu Yayınları.
* Koçi Bey, Koçi Bey Risâlesi, (Hazırlayan: Y. Kurt), 2. Bs., Ankara 1998, Akçağ Yayınevi.
* Menemencioğlu Ahmed Bey, Menemencioğulları Tarihi, (Hazırlayan: Y. Kurt), Ankara 1997, Akçağ Yayınevi.
* Pontus Meselesi, Ankara 1995, (Hazırlayan: Y. Kurt), TBMM Kültür, Sanat ve Yayın Kurulu Yay.
* “Diyarbakır Sancağı Yer Adları”, Osmanlı’dan Cumhuriyet’e Diyarbakır, II, Editörler: Bahaeddin Yediyıldız- Kerstin Tomenendal, Ankara 2008, s. 405- 418, Diyarbakır Valiliği ve Türk Kültürünü Araştırma Enstitüsü Yay.
*  “ Osmaniye”, DİA, c.33, İstanbul 2007, s.478-480.
*  “Ramazanoğulları Beyliği”, Türkler,  VI, Ankara 2002, Yeni Türkiye Yay.
*  “Menemencioğulları İle İlgili Arşiv Belgeleri I”, Belgeler, Ankara 2001, s.85-187, TTK Yay.
*  “Ramazanoğulları Çarşısı”, Efsaneden Tarihe Tarihten Bugüne Adana Köprü Başı, Hazırlayanlar: Erman Artun- M. Sabri Koz, İstanbul 2000, s. 573-581, Yapı  Kredi Yayınları.
* “Menemencioğulları Tarihi ve Çukurova’da Aşiretler”, Efsaneden Tarihe Tarihten Bugüne Adana Köprü Başı, Hazırlayanlar: Erman Artun-M. Sabri Koz, İstanbul 2000, s. 356-365, Yapı Kredi Yayınları.
*  “Osmanlı Toprak Yönetimi”, Osmanlı, 3, Ankara 1999, s. 59- 73, Yeni Türkiye Yayınları.
* “Osmanlı Tahrir Defterlerinin Onamastik Değerlendirilmesinde Uygulanacak Metod”, Osmanlı Araştırmaları, XVI, İstanbul 1996, s. 45- 59.
, * “Çorum Sancağı Kişi Adları (XVI. Yüzyıl)”, Belleten, LIX/ 224 (1995), Ankara 1995,  s 75- 119.
*  “Hoca Ahmed Yesevî’nin Rum Eyâletindeki Zaviye Kurucuları Üzerindeki Etkileri”, Milletlerarası Hoca Ahmet Yesevî Sempozyumu Bildirileri, Yayına Hazırlayanlar: Abdülkadir Yuvalı, Mustafa Argunşah, Ali Aktan, Kayseri 1993, s. 255-270.
* “Sivas Sancağında  Kişi Adları (XVI. Yüzyıl)”, OTAM,  Sayı 4, Ankara 1993,  s. 223- 290.
* “Adana Sancağı Kişi Adları”, DTCF Tarih Araştırmaları Dergisi, XV/ 26 (1992), s. 169- 252.



3. BASKININ ÖNSÖZÜ
Koçi Bey Risâlesi’nin 2. baskısını yayınladığımız 1998 yılından bu yana  10 yıl geçti. Koçi Bey Risâlesi gibi sadece tarihçilere değil sosyal bilimlerin birçok dalına birden hitap eden bir kaynak eserin yeterli okuyucu bulamamış olması düşündürücüdür. Eseri liseden sınıf arkadaşım olan ve kaymakam olarak görev yapan bir dostuma hediye etmiştim. Arkadaşım kitabı şöyle bir karıştırdıktan sonra aramızdaki samimiyet dolayısıyla, kitaptan pek bir şey anlamadığını açıkça bildirdi. Oysa biz dipnotlarda yaptığımız açıklamalar sayesinde  Koçi Bey Risâlesi’ni Cumhuriyet dönemi aydınımızın okuyup anlayabileceğini ümit ediyorduk. Kitabın bu kadar ünlü ve çok atıf alan bir kitap olmasına rağmen 2. baskısının on yılda ancak bitmiş olması da, aydınlarımızdan birçoğu için Koçi Bey’in dilinin oldukça ağır geldiğini bize göstermiş oldu. Bu sebeple kitabın başına bir de bugünkü dile çevirisini eklemek gereğini duyduk.  Öyle umuyoruz ki kitap artık lise öğrencilerimizin bile kolaylıkla yararlanabileceği bir tarih kaynağı olacaktır ve daha geniş bir çevreye hitap edecektir.
Kitabın bugünkü dile çevirilmesi sırasında hem anlaşılır olmasına, hem de Koçi Bey’in anlatım tarzının korunmasına özen gösterdik. Timar, zeamet,  arpalık, paşmaklık, Divan-ı Hümâyûn, Altıbölük halkı gibi yaygın olarak kullanılan deyim ve terimleri aynen koruduk. Müsellemân yerine müsellemler, piyâdegân yerine piyadeler yazmayı tercih ettik.  Gurebâ-i yemîn, ulûfeciyân-ı yesâr gibi bugünkü Türkçede karşılığı bulunmuş olan deyimleri   sağ garipler, sol ulufeciler şeklinde çevirdik. Çok uzun olan cümleleri 2 veya 3 ayrı cümle şeklinde gösterdik. Öğrencilerimizin bilgiye daha kolay ulaşabilmesi için bazı önemli olaylar veya deyimler hakkında dipnotta kaynak gösterip açıklama yaptık.
Koçibey Risâlesi’nin günümüz Türkçesi ile birlikte yayınlanmasını sağlayan Akçağ Yayınevi’ne ve bu yayın sırasında emeği geçen Nuray Erdem’e ve Rabia Şeyma Ata’ya teşekkür ederim. Eserin öğrencilerimize ve bilim dünyasına faydalı olması dileklerimle.
                                                 Ankara, Ocak  2011
                          Prof.Dr.  Yılmaz KURT

I.BASKININ ÖNSÖZÜ
Koçi Bey Risâlesi, 1631 yılında hazırlanarak 1623-1640 yılları arasında padişahlık yapan ünlü Osmanlı padişahı IV. Murad’a rapor olarak sunulmuştur. Eser devlet idaresindeki bozuklukları ve bunları gidermenin yollarını gösteren pendnâme türünde bir kitaptır.
Koçi Bey Risâlesi, XVII. yüzyıl Osmanlı-Türk tarihinin en önemli kaynak eserlerinden birisidir.  Eser bugün bile dikkatle okunacak ve ibret alınacak tesbit ve tavsiyeler içermektedir. Devlet yapısındaki bozukluklar ve bunların düzeltilmesi bugün de gündemin birinci maddesi olarak tartışılan ve çözüm aranılan konulardır. Timâr sistemindeki bozukluklar KİT’lerdeki bozukluklar şeklinde sürmektedir. 350 yıl sonra esâmîli yeniçerilerin yerini sendikalı KİT işçileri almış gibidir. Devlet malının çarçur ve yağması aynıyla sürmektedir.
Tarih okumaktan maksat geçmişten ders almaktır. Geçmişte yaşanan acı olaylardan gerekli dersleri çıkaramazsak durumun daha kötüye gitmesi kaçınılmazdır. Tarihçiye düşen görev ise  ibret alınacak olayları gözler önüne sermektir. Bu kitabı özellikle milletvekili ve bürokratlarımızın altını çizerek okumalarını; bilim adamlarımızın da bu tür yeni risâleler yazmalarını arzu ederim. Üniversitelerimiz tarih ve siyaset bilimi dallarında okuyan öğrencilerin de bu kitabı muhakkak okumaları gerektiğini düşünüyorum.
Koçi Bey Risâlesi  Cumhuriyet döneminde yeni harflerle iki defa yayınlandı. İlk baskısı Ali Kemali Aksüt tarafından 1939 yılında yapıldı. Harf inkılâbının üzerinden 10-11 yıl geçmiş olmasına rağmen eski yazıdan yeni yazıya geçişin ortaya çıkardığı karışıklıkları bu eserde fazlasıyla görmek mümkündür. Gerçi bugün bile aynı türden çeviriyazı yanlışlarını gördüğümüzden rahmetli Aksüt’ü fazla suçlayamıyoruz. Aksüt’ün bu kitabında “cebehâne/ cübbehâne, gümrâh/gemrah, seferleyen/seferin” şeklinde bazı okuma yanlışları varsa da tamlamaların gösterilmemiş olması bu kitabın okunmasını ve anlaşılmasını güçleştiren esas hatadır. “Muhassıl-ı emvâl tahsîl-i mâl edemez/ Muhassili emvâl tahsili mal edemez” şeklinde yazılması kelimelere ve manaya nüfuzu güçleştirmiştir. Yıllar önce basılan bu kitabı bugün ancak büyük kütüphanelerde bulmak mümkün olmaktadır.
Koçi Bey Risâlesi’nin yeni harflerle ikinci bir baskısı 1985 yılında Zuhuri Danışman tarafından yapılmıştır. Kültür ve Turizm Bakanlığı yayınları arasında çıkan eserde yazar hem IV. Murad’a hem de I. İbrahim’e sunulan risâleleri sadeleştirerek aktarmıştır. Kitabın başında ise bu risâleler hakkında genel bilgi sunulmuştur. Zuhuri Danışman sadeleştirme konusunda oldukça tecrübeli bir isim olmasına rağmen sadeleştirme işi tarihçiler için istenilen bir şey değildir. Tarihçi orijinal kaynağı esas şekliyle görmek ve değerlendirmesini kendisi yapmak ister. Bu bakımdan biz sadeleştirme yapmak istemedik. Zuhuri Danışman tarafından hazırlanan bu sadeleştirilmiş Koçi Bey Risâlesi de yıllar önce bitmiş ve yeniden bugüne kadar basılmamıştır.
Türk tarihi açısından  bu derece kıymetli bir kitabın piyasa da bulunmaması özellikle tarih öğrencileri için büyük bir eksiklikti. Bu eksikliği ortadan kaldırmak için kitabı yeni harflerle fakat sadeleştirme yapmadan yayınlamaya karar verdik. Kitabın orjinalliğini bozmamak için kitabı eski harflerle aynen yayınlamayı tercih ettik. Yayına esas olmak üzere Ebuzziya merhumun 1303 (1885) tarihli baskısını esas aldık. Bazı açık kelime ve harf  yanlışlıklarını düzeltmekle birlikte esas metinde bir ekleme ve çıkarma yapmadık. Metnin daha iyi anlaşılmasını sağlamak için bazı yerlerde Nûr-ı Osmâniye nüshası ile karşılaştırma yaptık. Nûr-ı Osmâniye nüshası için Milli Kütüphane’nin mikrofilm arşivinden aldığımız fotokopilerden yararlandık. Bu karşılaştırmada önemli bulduklarımızı transkribenin altında dipnot olarak gösterdik. Farklılıklar oldukça fazla olduğundan bu farklılıkların hepsini göstermek hem çok yer alacak hem de okumayı güçleştirecekti. Amacımız tam bir karşılaştırmalı metin neşri olmadığından aslında buna da gerek görmedik.
Kitabı Arap harfleriyle aynen yayınlamaktaki bir başka amacımız, ilgili üniversite öğrencilerine Osmanlıca derslerinde yardımcı olacak eski harfli okuma el kitabı hazırlamaktı. Son  yıllarda eski harflerle basılmış olan kitaplar bile antika hükmüne geçtiğinden piyasada bulunsa bile yüksek fiyatlar istenmekteydi. Bu sebeple kitabın eski harflerle yeniden bilgisayarda dizilmesi ve daha iyi bir baskı ile piyasaya çıkarılması da önemli idi. Kitabın eski ve yeni harflerle birlikte yayınlanması konusunda bize yol gösteren Hacettepe Üniversitesi Tarih Bölümü’nden Yrd.Doç.Dr. Fahri Unan ve Hulusi Lekesiz kardeşlerime burada teşekkür etmek isterim. Eski ve yeni harflerin, Neşrî Tarihi’nde yapıldığı gibi karşılıklı olarak aynı sayfada verilmesi mümkündü. Ancak kitabın Osmanlıca derslerinde metin okuma kitabı olarak kullanılabileceğini düşünerek eski ve yeni harfli bölümleri ayrı ayrı vermeyi tercih ettik.
Koçi Bey Risâlesi’nin dili dönemin birçok kaynağına göre daha sadedir. Ancak bugün Atatürk’ün Nutuk isimli ünlü söylevini bile anlayamayan bir nesle tarih öğretmek durumunda olduğumuzdan öğrencilerimize ve halktan bu kitaptan yararlanacaklara yardımcı olmak amacıyla yeni harfli birinci kısmın dipnotlarında birçok yabancı kelimeyi, tamlamaları ve deyimleri açıkladık. Böylece hazırladığımız bu kitap, tarihçiler için el altında orijinal bir kaynak, tarih bölümü öğrencileri için eski yazılı okuma kitabı, tarih meraklıları için temel bir kitap olacağı ümidiyle piyasaya çıkarıldı. Kitap okuma kitabı olacağından küçük ebatta basılması cepte taşınmasını kolaylaştıracaktır.
Koçi Bey Risâlesi’nin ardından aynı amaca yönelik kitap yayınımız devam edecek, kıymetli meslektaşlarımın ve sevgili öğrencilerimizin dilek ve tenkitleri en faydalıyı seçmekte ve en iyiye ulaşmakta bizlere yardımcı olacaktır.
Sınırlı imkanlarına rağmen kitabın basım ve yayımını sağlayan Ecdâd Yayınevi sahibi sayın Ahmet Doğan’a teşekkür ederim. Kitabın dizgi ve tashihinde büyük emeği geçen kıymetli  öğrencilerimizden Hülya Taş’a ve Ar.Gör. Hatice Oruç’a; mikrofilmden fotokopi yapan Milli Kütüphane mikrofilm çalışanlarına, Arapça bölümü öğretim üyesi kıymetli dostum Doç.Dr. Rahmi Er’e; kitabın baskısını yapan Burak Matbaacılık çalışanlarına teşekkür borçluyum.
   Kitabın faydalı olması samimi dileğimizdir. Saygılarımla.
                                  Dr. Yılmaz KURT


KOÇİ BEY RİSÂLESİ
Koçi Bey Risâlesi,  XVII. Yüzyıl Osmanlı tarihinin önemli kaynaklarından birisidir. Eser, IV. Murad ve I. İbrahim’e sunulan raporlardan oluşmaktadır. Koçi Bey, Osmanlı Devleti’nin eski gücünü tekrar kazanması için tımar ve zeamet sistemindeki bozuklukların düzeltilmesini ve timarlı sipahilerin tekrar kuvvetlendirilmesini temel şart olarak görür. Koçi Bey’in Osmanlı sarayında görevli bir kişi olması ve düşüncelerini korkusuzca açıklamak cesaretini gösterebilecek bir karakterde bulunması eserin değerini arttırır.
KOÇİ BEY’İN HAYATI
Koçi Bey’in hayatı hakkında kesin ve açık bir bilgi yoktur. Onun Göriceli olması ve devşirme yoluyla Osmanlı sarayına girmiş bulunması doğruya en yakın bilgi gibi görünmektedir.
Koçi Bey aslen Arnavut olup Koçi adı aslında onun lakabıdır. Koçi adı değişik kaynaklarda Koçi, Koca, Kuçi şekillerindedir.[1]  Onun asıl adı, Kütüphâne-i Hidivî fihristlerinde Mustafa Bey olarak geçer. Arnavutça’da “koç” (kuç) kelimesi “kırmızı” anlamına geldiğinden Mustafa Bey’e belki de yüzünün kırmızılığından dolayı “Koçi Bey” lakabı verilmiştir. Ancak “Koçi Bey” sözünün bir lakab değil doğrudan doğruya XV. ve XVI. yüzyıllarda kullanılan bir ad olduğu iddiası da önemlidir.[2] Bu iddia doğrulanacak olursa ismi de “Koçi Bey” değil de “Koçu Bey” şeklinde okumak daha doğru olacaktır. Nitekim XVI. yüzyıl Osmanlı tahrir defterlerinde özellikle Rumeli kesiminde Koçu/ Koçi adının daha çok kullanıldığı görülmektedir.[3]   Görice ile Anyoriya (Aniverye) köyü arasında Koçi Bey adına vakf edilen bir de arazi bulunmaktadır.[4]
Koçi Bey’in Göriceli olduğuna dair kesin bir belge yoktur. Rus Türkologu Smirnov, risâlenin Petersburg nüshasındaki başlığına dayanarak “Gümülcineli” (Gümürcineli) olduğunu öne sürer.[5] Bununla birlikte karısının ve oğlu Sefer Şah’ın mezarlarının Görice’nin içerisinde; kendisinin mezarının ise Görice’nin bir köyünde bulunması Göriceli olduğu düşüncesini kuvvetlendirmektedir.[6] Koçi Bey’in hangi tarihte devşirildiği ve hangi hizmetlerde bulunduğu tam olarak bilinemiyor. Kendisi I. Ahmed zamanından (1603- 1617) IV. Murad zamanına kadar (1623- 1640) Enderun’da değişik odalarda hizmet görmüş, IV. Murad zamanında Hasoda’ya alınmış, padişahın musahib ve mahrem-i esrârı olmuştur.
Koçi Bey’in Sultan İbrahim zamanında da (1640- 1648) etkili bir mevkide bulunduğu anlaşılıyor. Saraydan ne zaman ve ne şekilde uzaklaştırıldığına dair kesin bir bilgi yoktur. Koçi Bey’in ailesi hakkında bilinen husûs, kardeşi Hürrem Bey’in IV. Mehmed zamanında gördüğü bir haksızlık üzerine Rusya’ya kaçtığı ve irtidâd ederek Andrey adını aldığıdır.[7]  Ölüm tarihi kesin olmamakla birlikte IV. Mehmed’in saltanatının (1648- 1687) ilk yıllarında  öldüğü tahmin edilmektedir[8]. Koçi Bey’in mezarı Görice’nin Manastır caddesindeki Polamen köyünde bulunduğu rivayet ediliyorsa da bu rivayet de kesin değildir.[9] Rusya’ya kaçan kardeşi sayılmazsa, nesli münkariz olmuş, yani kendi oğlundan  soyu devam etmemiştir.


KOÇİ BEY RİSÂLESİ
Koçi Bey, kendisine şöhret sağlayan ilk risâlesini IV. Murad’a 1631 yılında takdim etmiştir. Bu tarih 1623/1640 yılları arasında padişahlık yapan IV. Murad’ın Topal Recep Paşa’yı astırarak idareyi tam olarak eline aldığı Mayıs 1632’den[10] önceye rastlaması açısından önemlidir. IV. Murad’ın saltanatının bu ikinci döneminde Koçi Bey’in padişaha sunduğu arzlarının etkisi olduğunu kabul etmek gerekir.[11] O tarihe kadar annesinin sözleriyle hareket eden padişah, aynı tarihten itibaren idareyi re’sen eline alarak Koçi Bey’in ileri sürdüğü şekilde ıslahata başlar. Ancak kahvelerin kapatılması, tütün içmenin yasaklanması gibi kararların alınmasında[12] padişahın üzerinde etkili olan çevrenin Koçi Bey değil Kadızâdeliler olduğunu da kabul etmek gerekir.[13] Koçi Bey’in risâlesini padişaha sunduğu 1040 (1630/1631) yılında Aziz Efendi adında bir kişi IV. Murad için bir risâle hazırlayarak III. Murad’dan beri görülen çöküş sebeplerini açıklamış özellikle de Kürt beyleriyle ilgilenmiştir.[14] XVII. Yüzyılda bu şekilde arz veya rapor sunmak geleneği yok iken aynı tarihte iki ayrı kişi tarafından bu şekilde yazılı rapor sunulmuş olması bu raporların padişahın emri ile hazırlanmış olduğunu göstermektedir.
Koçi Bey, Osmanlı Devleti’nin çöküşünün ilk tohumlarının Kanunî zamanında ekildiğini ancak o zaman devletin çok güçlü olması sebebiyle fazla bir etkisinin görülmediğini söyler. Asıl bozulma ise III. Murad zamanında “Ağa Çırağı”  adıyla ulufeli kul topluluğu arasına “cüce ve dilsizlerin” karışmasından sonra olmuş ve ulufeli kulun sayısı artarken timar ve zeamet sistemi bozulmaya başlamıştır. Koçi Bey’e göre yapılacak şey, ulufeli kul sayısını azaltmak ve timarlı sipahi sayısını çoğaltmaktır. Kanunî dönemindeki üstünlük çağına tekrar dönmek özlemi Koçi Bey’den sonra da sık sık dile getirilmiştir.[15] Ancak timarlı sipahilerin  XVI. yüzyıl sonlarından başlayarak Avrupa’daki savaşlarda uzun namlulu ateşli silâhlar karşısında etkin olamadığı ve bu yüzden ulufeli askerin sayısının artırılmasına gerek duyulduğu gerçeği gözden kaçmış görünmektedir[16].
Osmanlıların Monteskiyö’sü olarak[17], kimi araştırmacılar tarafından da Türk Machiavelli’si olarak  adlandırılan[18] Koçi Bey’in hazırlamış olduğu bu risâle özellikle şu açılardan önemlidir:
1- XVII. Yüzyılda bu şekilde bir yazılı rapor vermek geleneği olmadığı için devlet düzeni ile ilgili olarak verilen bu risâle özel bir önem arz eder.  Bu tür risâleleri III. Selim döneminde tekrar göreceğiz.
2- III. Murad döneminden sonra görülen çöküntünün sebepleri incelenirken önceki Osmanlı padişahlarının hataları korkusuzca ve isabetli bir şekilde dile getirilmiştir. Bu tenkitlerin IV. Murad gibi sertliği ile ünlü bir padişaha sunulmuş olması, yazarının samimiyetini ve padişaha olan yakınlığını gösterir.
3- Koçi Bey, sarayın içersinde ve padişahın danışmanları arasındadır. Devlet çarkının nasıl döndüğünü çok iyi bilmektedir. Bu sebeple yapmış olduğu gözlemler ve getirmiş olduğu teklifler önemlidir.

Sultan İbrahim tahta çıktığında Koçi Bey’den kendisine de Sultan Murad’a sunduğu şekilde lâyiha sunmasını istemişti[19]. Koçi Bey’in Sultan İbrahim’e takdim ettiği bu layiha Kanunnâme adı ile Topkapı Sarayı Revan Köşkü kütüphanesinde 1323 numara ile kayıtlıdır. Tarihsiz olmasına rağmen padişahın cülûsu sırasında verildiği anlaşılmaktadır. Koçi Bey’in kendi el yazısı ile olması çok muhtemeldir.[20]  IV. Murad’a sunulan risâleye göre Sultan İbrahim’ sunulan risâle çok daha sadedir. Bunda esas sebep yazar farklılığı değil; Sultan İbrahim’in kültür düzeyinin daha düşük olması ve sıkıntılı ruhî durumu olarak görülmektedir. Sultan Murad’a verdiği risâlede cesurane tenkitlerde bulunan Koçi Bey, Sultan İbrahim’ sunduğu risâlede adeta öğrencisinden korkan bir hoca gibidir.[21] Her iki risâle birlikte incelendiğinde aynı yazara ait olduğu anlaşılır. Bu ikinci risâle de birincisi gibi etkili olmuş, Sultan İbrahim hatt-ı hümayunlarını bile onunkine benzetmeye çalışmıştır.[22]

KOÇİ BEY RİSÂLESİ YAZMA NÜSHALARI
1. Fatih Kütüphanesi, Ali Emiri Efendi yazmaları, no: 470. (İstinsah tarihi 1041).[23]
2. Nûr-ı Osmâniye Nüshası. Yalnız Sultan Murad’a takdim edilen birinci kısmı ihtiva eder. Merzifonlu Kara Mustafa Paşa Sıbyan Mektebi’nin hocası olan Ahmed Efendi tarafından istinsah edilmiş tezhipli, ciltli bir nüshadır. Milli Kütüphane’de Risâle fî Nizâmi’l-Mülk ve’d-Devle ismiyle 3911 numarada kayıtlı mikrofilminden karşılaştırma yaptığımız nüshadır.
3. Süleymaniye Es’ad Efendi Kitapları, no: 2237/8,  tezhipli, gayet güzel bir hatt ile 74 sayfa.
4. Hüsrev Paşa Kitapları no: 933/1.
5. Hüseyin Hüsnü Paşa Yazmaları, no: 1005
6. Fatih Kütüphanesi, no: 3506.
7. Topkapı Sarayı kütüphanesi Revan Köşkü nüshası no: 323’de kayıtlı olup üzerinde sadece Kanunnâme yazılıdır.[24]
Risâlenin yazma nüshalarının İstanbul kütüphanelerindeki sayısı yirmiyi aşkın olup[25] ayrıca Berlin, Leipzig, Viyana, Münih, Petersburg, Kahire şehirlerinde bulunan kütüphanelerde yazma nüshaları mevcuttur.[26]

BASMALAR
1. Londra’da Mösyö Wathes (Vats) Matbaası, 1277 Zilhicce (1861 Haziran); Süleymaniye Kütüphanesi Basma bağışlar No:3896’da kayıtlı, kötü ve gayet ince puntolu. 1.Cüz, 31 sayfadır. Ahmed Vefik Paşa’nın özel kitaplığındaki Abdullah Halife hattı ile 1041 (1631)’de istinsah edilmiş nüshasından küçük ve çok farklı hurufatla  Londra’da basılan bu nüsha müsteşrik Belin tarafından İstanbul’da basılmış olarak gösterilmiştir[27].
2. Londra’da  1279 (1862) yılında İncil Cemiyeti Matbaası’da basılan eser daima  Ahmet Vefik Paşa’nın 1861’de basılan eseri ile karıştırılmıştır.[28] Aynı hataya düşen Zuhuri Danışman, Ahmet Vefik Paşa’nın kitaba adını yazdırmadığını ileri sürmüştür.[29]
3. Fransız elçilik görevlisi Antoin Galland’ın 1673 yılında Paris’e gönderdiği nüsha 1881 yılında Paris’te Ch. Schefer tarafından neşr edilir[30].
4. Ebuzziya Matbaası’nda 1303 (1885) yılında merhûm Ebuzziya tarafından bastırılan bu nüsha yayınımızda esas alınan nüsha olup küçük boy 124 sayfadır.
4. Ali Kemalî Aksüt, Sultan İbrahim’e sunulan risâleyi Sultan Murad’a sunulan risâle ile birlikte 1939 yılında İstanbul’da neşretti. Bu basımda Ali Emiri Yazmaları arasında 474 numarada kayıtlı yukarıda anılan nüsha esas alınmış; fakat bu husus açıklanmamıştır.[31]
5. Faik Reşit Unat, Risâle’yi “ Kemankeş Kara Mustafa Paşa Lâyihası” adıyla Tarih Vesikaları Dergisi’nin 6. sayısında neşretti. 1699 yılında istinsah edilmiş bulunan bu nüsha Kemankeş Kara Mustafa Paşa’ya ait yeni bir risâle değil Koçi Bey Risâlesi’nin kendisidir.[32]
6. Seda Çakmakcıoğlu, Koçi Bey Risaleleri, Kabalcı Yayınevi, İstanbul 2007. Sultan IV. Murad’a Devlet Yönetimindeki Bozukluklar ile Alınması Gereken Tedbirler Hakkında Sunulan Risale ve Sultan I. İbrahim’e Osmanlı Devlet Teşkilatı Hakkında Sunulan Risale, Zuhuri Danışman’ın 1972 tarihli çalışması temel alınıp basma ve yazmadan tamamlanılarak baskıya hazırlanmıştır.

TERCÜMELER
Koçi Bey Risâlesi, padişaha takdim edildiği 1631 yılı içerisinde saray dışına çıkmıştı. Koçi Bey’in oğlunun elindeki nüsha saray görevlilerinden Abdullah Halife tarfından istinsah edilir. Fransız elçiliği görevi ile İstanbul’da bulunan müsteşrik Antoin Galland 1673 yılında bunun bir nüshasını temin ederek Fransa’ya gönderir. Bu nüsha daha önce söylediğimiz gibi 1881  yılında Ch. Schefer tarafından neşr edilecektir.
Osmanlı Devleti’nin askerî ve siyasî gücü yanında zayıf yönlerini de öğrenmek isteyen Fransızlar esere büyük değer verirler. Bu yüzden eser müsteşrik Pétis de la Croix tarafından Fransızca’ya çevrilerek 1725 yılında Paris’te yayınlanır[33]. 1861 yılında W.F.A. Behrnauer tarafından Almanca’ya; 1873’de Petersburg’da Vassiliy Dmitrieviç Smirnov tarafından Rusça’ya; 1896’da Budapeşte’de yayınlanan Török Törtenetirok mecmuasının II. cildinde Joseph Thury tarafından Macarca’ya  tercüme edilmiştir.[34]




KAYNAKÇA
Aksüt, Ali Kemali; Koçi Bey Risâlesi, İstanbul 1939.
Akün, Ömer Faruk; “Koçi Bey”, DİA, 26 (2002), s. 143-148.
Babinger, Franz, Osmanlı Tarih Yazarları ve Eserleri, Çev. Coşkun Üçok, Ankara 1982.
Baltacı, Cahit; “Arpalık”, DİA, 3, (1991), s.392.
Baysun, M.Cavid, “Murad IV”, İA, VIII (1971), s. 625-647.
Bursalı Mehmed Tahir; Osmanlı Mü’ellifleri, c.III, İstanbul 1975.
Çakmakcıoğlu, Seda; Koçi Bey Risaleleri, Kabalcı Yayınevi, İstanbul 2007.
Danışman, Zuhuri (Sadeleştiren); Koçi Bey Risâlesi, (Ankara 1972), 2. Bs., Ankara 1985.
Demir, Ahmet; Bursa Sancağı Kişi Adları, DTCF Tarih Bölümü basılmamış lisans tezi, Ankara 1993, s. 35; Gökbilgin, Tayyib, “İbrahim”, İA, V/2 (1968), s. 880-885.
İnalcık, Halil; The Ottoman Empire The Classical Age 1300- 1600, London 1973
Koçi Bey Risâlesi, Konstantiniyye 1303. (Yayınımıza esas olan nüsha olup Ebuzziya Tevfik tarafından 1885 yılında Ebuzziya Matbaası’nda basılmıştır.)
Koçi Bey Risâlesi, Nûr-ı Osmaniye Nüshası, no: 3911. (Milli Kütüphane mikrofilm  arşivi MKA.A-1200’den alınarak karşılaştırma yapmak için yararlanılmıştır.)
Köymen, Nurtaç; Niğbolu Sancağı Kişi Adları, DTCF Tarih Bölümü basılmamış lisans tezi, Ankara 1992.
Kuray, Gülbende; Türkiye’de Bir Machiavelli: Koçi Bey”, Belleten, LII/ 205 (1988), s. 1655- 1662.
Orkun, Hüseyin Namık (nşr.);  “Koçi Bey Risalesi, Adliye Vekilliği. Türk Hukuk Tarihi. Araştırmalar ve Düşünceler, Ankara 1935, s. 169- 232.
Öz, Mehmet; Osmanlı’da “Çözülme” ve Gelenekçi Yorumcuları, (XVI. Yüzyıldan XVIII. Yüzyıl Başlarına), 2. Bs., Dergâh Yayınları. İstanbul 2005.
Pakalın, Mehmet Zeki; Osmanlı Tarih Deyimleri ve Terimleri Sözlüğü, I, 2.Bs., İstanbul 1971.
Mehmed Süreyya, “Koçi Bey”, Sicill-i Osmanî, Osmanlı Ünlüleri,, c.III, Yayına Hazırlayan Nuri Akbayar, Eski Yazıdan Aktaran Seyit Ali Kahraman, Tarih Vakfı Yurt Yayınları, İstanbul 1996.
Solakzâde Mehmed Efendi, Tarih-i Solakzade, II, Yay. Vahit Çabuk, Ankara 1989
Tarama Sözlüğü, IV, Türk Dil Kurumu, Ankara 1969.
Uluçay, M.Çağatay, “Koçi Bey”, İA, c. VI (1977), s. 832-835.
Unat, Faik Reşit, “Kemankeş Kara Mustafa Layihası”, Tarih Vesîkaları Dergisi, Sayı 6, İstanbul 1941, s. 443-480.
Uzunçarşılı, İsmail Hakkı; Osmanlı Tarihi, c. III/1, 3. Bs., Ankara 1983.


I.               BÖLÜM
(GÜNÜMÜZ TÜRKÇESİ İLE)

Koçi Bey Risâlesi Hakkında

            Ebuzziya Tevfik (1848-1913) tarafından 1885 (1303) tarihinde yayınlanan Koçi Bey Risâlesi isimli kitabın başına eklenmiş bulunan bölümü de tarihi öneminin belirtilmesi açısından faydalı bulduğumuz için aynen almak istiyoruz.
Koçi Bey Risâlesi Hakkında Osmanlı Büyüklerinden Bazı Kişilerin Düşünceleri
“Göriceli Koçi Bey mekânı Cennet olasıca Sultan IV. Murat Han Hazretlerine  düzensizliğin nelere sebep olabileceğini, güngörmüş bir kişiye yakışan eda ile korkusuzca bildirmiştir ki gerçekten Ebu’n-necib Risâlesi’ne üstün denilmeğe layıktır.”
                                                                                  Şanizâde Tarihi
Koçi Bey Risâlesi bundan önce Avrupa’da basılarak bugün İstanbul’da yayınlanmaktadır. Yazarı Göriceli Koçi Bey, Sultan IV. Murat Han çağındaki Osmanlı Sarayı ağalarının ileri gelenlerinden birisi olup bu kitabı raporlar şeklinde kaleme alarak adı geçen padişaha sunmuştur. İçerisinde bulunan maddelerde her çağda yürürlükte olan bazı önemli kurallar ile o dönemin iyileştirme çabaları için gerekli olan bir takım maksada uygun önlemler gösterilmiştir. Doğrusu Koçi Bey, devlet içinde pek büyük memur olmadığı halde gösterdiği vatanseverlik sonsuza kadar iyi bir şekilde anılmasına sebep olur.”
            Şinâsi, Tasvir-i Efkâr, Numara 67, 18 Şubat 1863 (28 Şaban 1279)
“Rahmetli, Göriceli Koçi Bey demekle tanınmış ve Bağdat Fatihi Sultan Murat’ın önemli sırlarına ortak olup padişahlık işlerine ve devletle ilgili tedbirler konusunda bu risâleyi raporlar şeklinde yazmış ve Allah’ın affına ulaşmış olan padişaha sunmuştur. Bu raporlar, eski kanunların canlandırılmasına sebep olup, pek çok güzel eser ortaya çıkarmıştır. Bu yönden özelliklerinin anlatılmasına ve uzun uzun hakkında bilgi verilmesine gerek görülmemiştir. Bu  nüshayı Abdullah Halife dahi rahmetli Koçi Bey’in oğlundan alıp 1631 (1041) de yazmış olmakla belge ve yazım özellikleri hiçbir değişiklik yapılmayarak aynen korunmuştur.
Merhum Koçi Bey, çocukluk yıllarında  İstanbul’a getirilerek Osmanlı saray ağaları topluluğuna katılmıştır. Zamanla oda zâbiti olmuş ve Allah’ın rahmetine ulaşmış padişahın özel hizmetinde bulunmuştur. Yeniçerilerin ve diğer ocak isyancılarının zorbalık ellerinin devlet işlerinden kesildiği ve kamu işlerinin düzene konulmasına sıra geldiği günlerde, risâlede söz edildiği üzere saygın bir şehir olan Mekke’de büyük binaların yıkılıp tamire muhtaç olması; Topkapı Sarayı’na yıldırım düşmesi; Osmanoğulları şeceresinin genç fidanı olan şehzadelerin  ardı ardına ölümleri  felaketinin üzerinden bir iki sene geçtikten sonra, yani yaklaşık olarak 1631 (1041) senesi başlarında bu kağıtlar karalama olarak kaleme alınmıştır. Bu yazıların içerdiği nasihatlerin derece derece ortaya çıktığı, tarihlerin yazdığı Sultan Murat Han dönemi olaylarından dahi açıkca anlaşılmaktadır. Merhum uzun zaman ömür sürmüş olup ömrünün son zamanlarında Sultan İbrahim Han dahi kardeşi Sultan Murat merhuma verdiği raporlar gibi kendisine de risâle yazmasını emretmişti. Bunun üzerine Osmanlı Sarayı’na, kanun ve Enderûn nizâmına dair zamanın genel gidişine uygun bazı konuları, dua ve övgüleri kapsayan diğer bir rapor yazmıştır. Etraflı düşünen kimselere ibret olacak bir olaydır. Ancak tam nüshası bulunamamıştır.
            Ahmet Vefik Paşa     
Yüce Allah’ın rahmeti onun üzerine olsun.


İÇİNDEKİLER

1.Göriceli Koçi Bey’in Mutluluğa Erişmiş, Ulu Sultan IV. Murat Han Gazi’ye Sunmuş Olduğu Devlet Düzenine İlişkin Raporudur
2. Büyük Osmanlı Sultanlarının (Allah Onlara Cennet Çardaklarında Yer Versin), Vezirlerin, Divan Üyelerinin, Nedimlerin ve Padişah  Yakınında Bulunan Saray Adamlarının Durumlarının Bildirilmesi Hakkındadır
3.Bundan Önce Zeamet ve Tımar Sahiplerinin Çoğalıp Azalması, Kuvvet ve Kudreti, Onların Sayesinde Ne Kadar Padişah Hizmetleri Görüldüğü ve Ne Mertebe Temiz ve Sağlam Asker Olduğu Bildirilir
4. Bundan Önce Ulufe Almakta Olan Toplulukların Sayılarının Ne Kadar Olduğu Bildirilir
5. Büyük Vezirlerin Durumlarının Bozulma Sebepleri, Padişaha Ait Makamlara Müdahale Edilmesi, Tımar ve Zeamet Durumlardaki Bozulma Sebeplerinin İlk Defa Ne Şekilde Başladığı Belirtilir
6. Eski Bilginlerin ve Günümüz Bilginlerinin Durumunu ve Aralarında Yürürlükte Olan Eski Kanunları Bildirir
7.İlk Olarak Zeamet ve Tımarın Nasıl Bozulduğu Bildirilir
8. Günümüzdeki  Ulufeli Kul Topluluklarının Sayısını Bildirir
9. Yeniçeri Topluluğunun İlk Kez Bozulmasının Nasıl Olduğu Bildirilir
10. Fakir Reayanın Durumlarını Bildirir
11. Osmanlı Topraklarında Ortaya Çıkan Fitne ve Karışıklığın Sebepleri ve Bu Yüzden Ne Kadar Ülkenin Elden Gittiği Bildirilir
12.Kul Topluluğuna ve Bazı Ülkelere İlişkin Durumlar Hakkındadır ki Bildirilir
13.Sepetlerde Olan Zeamet ve Tımarların Ne Yol İle Bulunacağını ve Bunların Ne Şekilde  Düzeltileceğini Bildirir
14. Zeamet ve Tımar Sahiplerinin Gereği Gibi Düzeltilmesi ve Mükemmel Hale Getirilmesi İçin Düşünülen Yoldur
15.Haydutluğu Alışkanlık Haline Getirmiş Şah Abbas’dan Memleketin Düzeltilmesine İlişkin Nakl Olunan Hikâyedir
16.Vezirlerin ve Divân-ı Hümâyûn Üyelerinin Düzeltilmesi ve Rüşvetin Ortadan Kaldırılmasının Ne Şekilde Mümkün Olacağı Bildirilir
17.Allah’ın Rahmet ve Mağfiretine Erişmiş Sultan Süleyman Han Zamanının Olgunluğunu Bildirir
18.Allah’ın Rahmetine Erişmiş Sultan Süleyman Han Zamanında Olan Karışıklığı Bildirir
19.Mutluluğa Erişmiş Yüce Padişahıma Lazım Olan Durumları Bildirir
20.Zeamet ve Tımar Sahiplerinin Ortaya Çıkarılması, Hak Sahiplerine Dağıtılması ve Düzene Konulması Burada Bildirilir ve Açıklanır. Ey Allah’ım Kolaylaştır, Zorlaştırma. Kabul Et, Ey Yardım Eden Allah
21.Ulufeli Kul Topluluğunun Düzeltilmesini Kısaca Bildirir.
22.Yukarıda Sözü Edilen Olayların Sonucunu Bildirir. Padişahımızın İhtimamları Rica Olunur.


KOÇİ BEY RİSÂLESİ
Esirgeyen bağışlayan Allah’ın adıyla

1. Göriceli Koçi Bey’in Mutluluğa Erişmiş, Ulu Sultan IV. Murat Han Gazi’ye Sunmuş Olduğu Devlet Düzenine İlişkin Raporudur
Yüce Allah’a şükretmenin parlak incileri, söze başlama tacının süsünü artıran ve saygıdeğer peygamberlerin en büyüğünün salât ve selâmının parlaklığı mükemmel bir şekilde yerine getirildikten sonra padişaha ait devletin sığınağı olan yüce kapıya ve şahlar şahının adaletli, yüce eşiğine, güçsüz kölelerinin arzuhâli budur ki:
Uzun zamandır yüce saltanatın direkleri yüksek olan ocağı (ezelî olan Allah’ın inâyetleriyle onun korunmuşluğu devam etsin) üzüntü duyan ve iyiliğini isteyen kimselerden olan seçilmiş âlimlerle ve her zaman itaat üzere olup gözden düşmüş olan emekdâr kullarıyla  birlikte fikir danışmaktaydık. Dünya hallerinin bu çeşit bozulmuş, kötülük ve karışıklık ile fitne ve fesâdın yazılamayacak kadar çok olmasının sebeplerini ve bunların nasıl doğduğunu düşünüp padişahın kulağına ulaştırmaya fırsat aramaktaydık.
Yüce Allah’a şükürler olsun padişah hazretlerinin intizam gösteren, cihanı süsleyen düşüncesi ve padişahın bereket bağışlayan, nur saçan fikri, zulm ve kötülüklerin temelden yok edilmesi ve adalet örtüsünün her tarafa yayılmasına yönelik olduğu bütün dünya tarafından bilinmektedir. Herkes düşünce ve endişesini, padişah hazretlerinin gök kubbe gibi yüksek olan katına arz etmeğe giriştiğinde, bu zerre kadar olan fakir kul dahi bu siyah yazı ile yazılmış belgeyi, padişahın devletin sığınağı olan yüce katına arz etmeğe kalkıştım. Bu sayede dünyanın karışıklığına ve insanoğlunun durumunun bozulmasına nelerin sebep olduğu ve Allah’ın yardımı ile ne şekilde çözüme kavuşturulacağı özet olarak padişah hazretlerinin malumu olup her zaman güzel eserler ortaya koysun.
İlk olarak padişah hazretleri bilsin ki memleketin ve milletin düzenliğine; devletin ve dinin kurallarının kuvvetlenmesine sebep olan şey, Muhammed dininin sağlam ipine sarılmaya girişmektir. Ondan sonra âlemlerin Rabbi’nin kutsal bir emaneti olan reaya ve berayanın halleriyle yakından ilgilenmektir. İlmine yakışır hareket eden din bilginleri ile gaza yolunda canlarını seve seve veren mücahit gaziler hakkında padişahın yüce yardımı ortaya çıkıp her sınıfın erdemli kişilerine saygı gösterilsin ve kötü kişilerine hakaretler edilsin. Eski sultanların (Allah yüce cennetlerinde onlara yer versin) kanunları her işde uyulması gereken ana esas olup onların övülmüş ahlâkı ve beğenilen tavırları ile hareket buyurulsun. Ümit edilir ki yüce saltanat merkezi haddinden fazla nizam ve intizam bulup devlet ve ikbal bahçesi, önceki gibi taptaze olsun ve yapılmak istenen her iş yüce Allah’ın yardımıyla kolay bir şekilde başarılsın.
Son buyruk, ülke fetheden yüce padişah hazretlerinindir.




[1] M. Çağatay Uluçay, “Koçi Bey”, İA, c. IV (1977), s. 832.
[2]  Ömer Faruk Akün; “Koçi Bey”, DİA, 26 (2002), s. 144.

[3] Ahmet Demir, Bursa Sancağı Kişi Adları, DTCF Tarih Bölümü basılmamış lisans tezi, Ankara 1993, s. 35; Nurtaç Köymen, Niğbolu Sancağı Kişi Adları, DTCF Tarih Bölümü basılmamış lisans tezi, Ankara 1992, s. 47. Sicill-i Osmani’de de (III, 890)  Koçi Bey ismini taşıyan XV. ve XVI. yüzyılda yaşamış 3 ayrı  sancakbeyinin adı geçmektedir.
[4] Bursalı Mehmed Tahir, Osmanlı Mü’ellifleri, c. III, İstanbul 1975, s. 79-80.
[5]  Ö. F. Akün, A.g.m., s. 143.
[6] M. Ç. Uluçay, A.g.m., s.832.
[7] M. Ç. Uluçay, A.g.m., s.833; Ö. F. Akün, A.g.m., s. 144.               
[8] Mehmed Süreyya, Sicill-i Osmanî, Osmanlı Ünlüleri,, c.III, Yayına Hazırlayan: Nuri Akbayar, Eski Yazıdan Aktaran Seyit Ali Kahraman, Tarih Vakfı Yurt Yayınları, İstanbul 1996, s. 890- 91.
[9] M. Tahir, A.g.m., s. 80. M. Ç. Uluçay bu köyün adını M. Tahir ve Mehmed Süreyya’ya dayanarak Plament olarak vermektedir (s. 833). Bizim yararlandığımız İsmail Özen tarafından hazırlanan baskıda köyün adı Polamen geçmektedir. Babinger kaynak göstermeksizin Koçi Bey’in mezarının Görice’de Mir-ahur İlyas Bey Cami’inin avlusunda olduğunu yazar. Bkz. : Franz Babinger, Osmanlı Tarih Yazarları Ve Eserleri, çev. Coşkun Üçok, Ankara 1982, s. 203.
[10] M. Cavit Baysun, “ Murad IV.”, İA, c. VIII (1971), s. 625.
[11] M. Ç. Uluçay, A.g.m., s. 833.
[12] M. Ç. Uluçay, A.g.m., s.833.
[13] M. C. Baysun, A.g.m., s. 642.
[14] Babinger, A.g.e., s. 203. 1 nolu dipnot.
[15] Geniş bilgi için bkz.: Mehmet Öz, Osmanlı’da “Çözülme” ve Gelenekçi Yorumcuları, (XVI. Yüzyıldan XVIII. Yüzyıl Başlarına), 2. Bs.,  Dergah Yayınları, İstanbul 2005, s. 82- 87.
[16] Halil İnalcık, The Ottoman Empire The Classical Age 1300- 1600, London 1973, s. 48.
[17] Babinger, A.g.e., s. 203.
[18] Kuray, Gülbende; Türkiye’de Bir Machiavelli: Koçi Bey”, Belleten, LII/ 205 (1988), s. 1655- 1662.
[19]  Seda Çakmakcıoğlu, Koçi Bey Risaleleri, Kabalcı Yayınevi, İstanbul 2007, s. 14.
[20] Tayyib Gökbilgin, “İbrahim”, İA, c. V/2 (1968), s. 885.
[21] Ç. Uluçay, A.g.m. s. 834.
[22] Ç. Uluçay, A.g.m. s. 835.
[23] Koçi Bey Risâlesi, sadeleştiren Zuhuri Danışman, Ankara 1985, s. 24. Ç. Uluçay, Ali Emiri yazmalarındaki kütüphane numarasını 474 olarak vermektedir. Bkz: A.g.m., s. 834.
[24] Ç. Uluçay, a.g.m., s. 835. Bu eser Akün’ün makalesinde No: 1320, vr.108b- 152a olarak gösterilmiştir.
[25] Ö. F. Akün, A.g.m., s. 147.
[26] Babinger, A.g.e., s. 204.
[27] Akün; A.g.m, s. 147.
[28] Ö. F. Akün, A.g.m., s. 147.
[29] Danışman, A.g.e., s.25; Babinger, A.g.e., s.204.
[30] Ö. F. Akün, A.g.m., s. 146.
[31] Ç.Uluçay A.g.m., s. 834.
[32] Ç.Uluçay A.g.m., s. 834.
[33] Ö. F. Akün, A.g.m., s. 146.
[34] Danışman, A.g.e., s. 25; Babinger, A.g.e., 204; Ö. F. Akün, A.g.m., s. 147. Danışman’ın eserinde basım tarihi 1873 olduğu halde Babinger’de Petersburg 1973 olarak; Uluçay’ın makalesinde Petrograt 1873 olarak kayıtlıdır. Diğer özel isimlerin yazımında da bazı yanlışlıklar yapıldığı görülmektedir. Vasiliy: Valilis; török Törtenetirok, “ Török törté netirek”, Pétis de la Croix, “ Petis’de la eroix” gibi.


1 yorum:

  1. T.D.S. - T-D.S. | Products & Services - T-D.S. - T-D.S. - T-D.S.
    T-D.S. is a product titanium mug of T-D.S. LLC, titanium nose hoop LLC in the titanium piercing jewelry Northern Territory nano titanium babyliss pro of Queensland, Canada. T-D.S. is a trademark of T-D.S. LLC micro touch titanium trim and

    YanıtlaSil